Pamukta Çiftçi 35 TL, Alım 40 TL Altına Düşmemeli
Pamuk Üretiminde Yaşanan Maliyet Artışları ve Fiyat Dengesizliği
Pamuk üretim maliyeti kilogram başına 35 TL’ye ulaştı. Üretici örgütlerinin gücünün zayıflaması, piyasanın etkisini azaltan bir other faktör olarak öne çıkıyor. TÜİK’in enflasyon rakamlarına rağmen gübre ve mazot gibi girdi maliyetlerinde önemli artışlar kaydedildi. 2024/2025 sezonunda üretim alanı genişlerken verimde düşüş kaydedildi ve fiyatlar serbest piyasada 27-28 TL arasında seyrediyor.
İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik AKP döneminde pamuk ihracatı 2,2 milyon ton, ithalat ise 18,8 milyon ton olarak gerçekleşti. İhracattan elde edilen gelir 4,2 milyar dolar olurken ithalat için 33,8 milyar dolar ödendi. 2025 yılında ithalat miktarının artması, yerli üreticiyi daha da olumsuz etkiliyor.
Çiftçi Emekleri ve Desteklerin Yeniden Gözden Geçirilmesi Üretici emeğinin karşılığını alamaması, pamuk üretiminden uzaklaşmaya yol açıyor. 160 kuruşluk destek priminin artırılması ve pamuk alım fiyatlarının en az 40 TL seviyesinde tutulması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle gübre, tohum ve mazot gibi girdilerin maliyetleri yükselirken, piyasalardaki fiyatlar düşüyor.
Pamuk Üretiminde Alternatif Üretimlere Yönelim Düşen verim ve artan girdi maliyetleri nedeniyle üreticiler farklı ürünlere kaymayı değerlendiriyor. Devlet Su İşleri’nin sulama konusunda yeterli su sağlayamaması, özellikle Aydın ve İzmir bölgelerinde üretimi olumsuz etkiledi. Bu durum, sektördeki kırılganlığı artırıyor.
Gümrük Birliği ve Dış Ticaret Pamuk dış ticaret dengesinin Türkiye aleyhine olduğu belirtiliyor. Gümrük Birliği’nin yeniden gözden geçirilmesi ve pamuk tarım ürünü statüsünde değerlendirilmesi öneriliyor. AB içindeki serbest ticaret, yerli üreticiyi korumayı zorlaştırıyor.
Tarım ve Gıda Politikası Doğa, emek ve kamusal alanların şirketlere devri tartışmaları sürüyor. Milli Parklar ve Kültür Alanlarını Düzenleyen Kanun Teklifinde koruma ilkelerini zayıflatabilecek ifadeler eleştiri konusu oldu. Doğal alanlarda kamu yararı odaklı düzenlemeler beklenirken, tarım ve gıda politikalarının iktidara göre değişmemesi gerektiği ifade ediliyor. Bursa’da su krizi üzerinden ekolojik sorunlar, barajlar ve Uludağ kaynaklarının etkileri gündemde. Barajlardaki doluluk oranlarının düşmesi, tarım ve güncel yaşam için kritik sorunları beraberinde getiriyor. OECD verilerine göre Türkiye’nin gıda enflasyonu yüksek düzeyde bulunuyor ve su ile gıda temel insan hakları olarak görülüyor. Devletin görevi bu kaynakları halka sunmaktır; piyasa olmayan bir yaklaşım benimsenmelidir.




