Kaygı Bozukluğu…

Kaygı aslında herkesin hayatında var.
Sınavdan önce…
çocuğun hastalandığında…
işe geç kaldığında…

Bu kaygı bizi koruyan bir alarm gibi çalışır.
“Dikkat et” der.
“Hazırlıklı ol” der.

Ama bazen o alarm bozulur.

Tehlike yokken de çalar.
Hem de durmadan.

İşte o zaman buna kaygı bozukluğu denir.

Kaygı bozukluğu, ortada gerçek bir tehdit yokken zihnin sürekli “ya olursa?” diye takılı kalmasıdır.

Günlük hayatı ele geçiren…
uzun süren…
kontrolü zor bir endişe hâli.

Kaygı bazen sis gibidir.

Görüşü azaltır.
İnsanı hep en kötü ihtimale iter.

Ve sadece zihin değil…
beden de kaygılanır.

Belirtiler herkeste aynı olmaz.

Ama sık görülen işaretler şunlardır:

Sürekli endişe ve kuruntu
“Kontrol edemiyorum” hissi
Küçük bir ihtimali bile felaket gibi görme
Dikkat dağınıklığı, unutkanlık

Çarpıntı, nefes daralması
Kas gerginliği, titreme
Mide bağırsak sorunları
Terleme, baş dönmesi
Uykuya dalmakta zorlanma, sık uyanma

Şu çizgi önemli:
Belirtiler süreklilik kazanıyorsa
ve hayatını daraltıyorsa…
bu artık “normal kaygı” değildir.

Kaygının farklı türleri vardır:

Yaygın kaygı (günlerin çoğunda bitmeyen endişe)
Panik bozukluk (aniden gelen panik ataklar)
Sosyal kaygı (insanların ne diyeceğinden aşırı korkma)
Fobiler, travma sonrası kaygı…

Türü değişse de ortak yer aynı:
Kaygı hayatı yönetmeye başlar.

Peki neden olur?

Tek bir sebep yok.
Genelde bir karışım:

Genetik yatkınlık
Beynin kaygıya hassas çalışması
Uzun süren stres
Travmalar, kayıplar
Öğrenilmiş düşünce kalıpları

Yani bu bir karakter zayıflığı değil.
Bir “irade meselesi” hiç değil.

İyi haber şu:
Kaygı bozukluğu tedavi edilebilir.

En çok işe yarayan yol çoğu zaman terapidir.
Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi.

Terapi şunu sağlar:
Kaygıyı büyüten düşünceleri fark etmeyi…
felaket senaryolarını yavaş yavaş gerçekçi yere çekmeyi…
kaçınmaları azaltmayı…
bedeni gevşetmeyi…

Bazı durumlarda doktor ilaç da önerebilir.
Bu karar kişiye göre verilir.

Ayrıca günlük hayatı destekleyen şeyler vardır:
Düzenli uyku
Kafeini azaltmak
Yürüyüş, egzersiz
Nefes ve gevşeme çalışmaları
Yalnızlaşmamak, destek almak

Bunlar tek başına mucize değildir…
ama iyileşmeyi güçlendirir.

Ne zaman yardım alınmalı?

Eğer bu hâl haftalardır sürüyorsa
ve içinden şu cümleler geçiyorsa:

“Geçmeyecek gibi…”
“Kontrol edemiyorum…”
“Her şey üstüme geliyor…”

Bir uzmana görünmek en doğru adımdır.

Kaygı bozukluğu bir zayıflık değil.
Şımarıklık hiç değil.

Zihnin ve bedenin yorulmuş alarmı.

Ve evet…
alarm tamir edilebilir.

Kendine şunu hatırlat:
“Kaygım var… ama ben kaygımdan ibaret değilim.”

Yalnız değilsin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu