Külün Ardından Yeşil Bir Sayfa

Yazın o ağır sıcağında Gürsu’nun üstüne çöken yangın, sadece ağaçları değil, insanın içini de yaktı.
Ormanlık alanlar kül oldu, yer yer yerleşim yerleri de nasibini aldı.
O günleri hatırlayınca, hala boğazım düğümleniyor.
Yangın sırasında en çok iç acıtan sahnelerden biri de Gürsu Belediyesi’nin “Seyir Tepesi” diye bildiğimiz yerin başına gelenlerdi.
O tepedeki kafe…
Yanındaki mekanlar…
Hepsi yandı, yerle bir oldu. Eskiden iz kalmadı.
Ama şunu da unutmamak lazım:
Evet, yangın çıktı dediğimiz yerler yandı; ama Başkan Mustafa Işık o zorlu günlerin hemen ardından bu alanları yeniden Gürsu’ya kazandırmak için kolları sıvadı.
Aynı bölgede çalışmalara hız verildi, yenileme adımları atıldı, toparlama ve yeşili yeniden etrafa serme çabası daha o zamanlardan başlatıldı.
Kısacası, külün üstü kaderine bırakılmadı.
Ben o seyir tepesindeki basın toplantılarından birine katılmıştım.
Hani şu insanın şehri bir kenara bırakıp derin bir nefes aldığı, gözün yeşile doyduğu yer var ya…
Tam orası.
Güzeldi. İyi geliyordu bölge insanına.
Şimdi o görüntülerin yerinde siyah bir boşluk düşünmek bile insanı yoruyor.
Ama aynı anda şunu bilmek de iyi geliyor:
O boşluk yeniden yeşerecek diye uğraşılıyor.
Ama hayat böyle:
Bir yandan kaybediyorsun,
bir yandan yeniden toparlanmaya çalışıyorsun.
Tam da buradan bakınca, Gürsu’da son günlerde konuşulan yeni proje dikkat çekiyor:
İlçe merkezine büyük bir “millet bahçesi” kazandırma işi.
Ne oluyor?
Mevcut iki park Gürsu Şehir Parkı ve Mustafa Hallaç Parkı tek bir büyük yeşil alana dönüştürülüyor.
Yani “iki parkı elden geçirip büyütelim, birleştirelim, ortaya daha işlevli bir merkez yeşili çıkaralım” fikri.
İlk çalışmalar da başlamış.
Bu işin bir başka tarafı daha var:
Başkan Mustafa Işık’ın seçim döneminde dillendirdiği yeşil alan vaadi, somut bir adım haline geliyor.
Projenin yaklaşık 17 dönümlük bir alanı kapsadığı söyleniyor.
Şimdi gelelim işin esas meselesine.
Gürsu bir “ova kenti.”
Tarım alanları geniş, ama doğru yerde, doğru ölçekte, nitelikli yeşil alan üretmek her zaman kolay değil.
Hele ki ilçe merkezinde…
İnsan kalabalığının tam ortasında…
O yüzden mevcut parkları dönüştürerek daha büyük, daha çağdaş bir yeşil merkez kurma fikri, akla yatkın duruyor.
Projeyle birlikte konuşulanlar şöyle:
yürüyüş yolları
bisiklet parkurları
kaykay pisti
sosyal tesisler
temel ihtiyaç alanları (lavabo, mescit gibi)
Bahar aylarında da hizmete açılması hedefleniyor.
Şunu da teslim edelim:
Yangın gibi bir felaketin ardından yeşile yeniden yüklenmek sadece bir belediyecilik işi değil; bir moral meselesi.
Toprağın üstündeki siyahlığı unutmanın tek yolu, toprağa yeniden umut ekmek çünkü.
Elbette işin takibini yapmak lazım.
“Nasıl bir yeşil alan olacak?”
“Beton mu ağır basacak, gölge mi?”
“Gerçekten halkın nefes alacağı bir yer mi çıkacak, yoksa tabela projelerinden biri mi olacak?”
Bunlar önemli sorular.
Ama şunu da söylemeden geçmeyeyim:
Gürsu’nun merkezinde yeşilin artması hem de insanların günlük hayatına dokunan bir yerde iyi haber.
Seyir Tepesi’nin küle döndüğü bir yazın ardından, ilçede yeni bir yeşil sayfa açılma ihtimali…
İnsanın içini, azıcık da olsa serinletiyor.



