Uzman: Bursa ve Konya Ovaları Çöküyor

Sentinel uydu verileriyle yer hareketleri izleniyor Avrupa Uzay Ajansı’nın Sentinel uyduları, yeryüzündeki hareketleri sürekli olarak izleme kapasitesi sunuyor. Bu veriler, Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından ön işlendikten sonra akademisyenlerin erişimine açılıyor ve analiz edildiğinde farklı bölgelerde düşey deformasyonlar tespit edilebiliyor.
Bursa Ovası’nda yıllık yaklaşık 6 santimetrelik çökme ihtimali Bursa ve Konya bölgeleri, benzer jeolojik özellikler gösteriyor; fay hatlarıyla sınırlı olan geniş ova alanlarında yoğun yeraltı suyu kullanımı mevcut. Elde edilen bulgularda Bursa Ovası’nda iki bölgede düşey hareketler dikkat çekiyor ve yıllık ortalama yaklaşık 6 cm gibi bir çökme söz konusu olabiliyor. Bu süreç uzun vadede yeraltı suyu dengesi ve bölgedeki fay hareketlerinin tetikleyici etkisiyle sürüyor.
Uludağ’da yükselme gözlemleniyor Çalışmada dikkat çeken bir diğer bulgu, Uludağ bölgesinin yükselişi. Uludağ’ın yıllık ortalama yaklaşık 2 cm yükseldiği belirleniyor; bu durum bölgeyi etkileyen dinamikleri işaret ediyor.
Konya Ovası’nda çökme ve yön değişimi Konya Ovası’nda da benzer deformasyonlar görülüyor. Mavi bölgeler, düşey deformasyonu işaret ederken bazı alanlarda 5–10 santimetre civarında çökme kaydediliyor. Bölgede yoğun tarım faaliyetleri ve yeraltı suyu kullanımı ile birlikte tektonik etkilerin de rol oynadığı belirtiliyor. Ayrıca bazı alanlarda yılda yaklaşık 4 cm’lik batıya doğru hareketler gözlemleniyor; zemin özellikleri ve kireçtaşı oluşumları bu hareketleri etkileyen önemli etmenler arasında yer alıyor.
Oluşabilecek yapısal riskler Bursa’da kaya veya obruk oluşumu kadar geniş çaplı bir risk gündemde olmasa da hareketler devam ettikçe yapısal hasar ihtimali ve çatlak oluşumu gibi etkiler söz konusu olabilir. Zemin deformasyonları, binaların taşıyıcı sistemleri üzerinde baskıya yol açabilir ve uzun vadede hazırlanması gereken kent planlamalarında dikkat edilmesi gereken bir parametre olarak öne çıkıyor. Yer kabuğundaki enerji birikimi ve buna bağlı olarak kütle hareketleri, ek jeolojik riskleri tetikleyebileceği için bölgelerin izlenmesi ve planlamalarda bu verilerin dikkate alınması önem taşıyor.




