Psikoloğa Neden Gidilir?

Terapi Yolculuğu: Bu Yol Sizin İçin mi?
Hayat, hepimiz için inişli çıkışlı bir yolculuk. Kimi zaman bu yolculukta sırtımızı dayayacağımız sağlam bir duvar, kimi zaman da önümüzü aydınlatacak bir ışık ararız. İşte tam da bu noktada, birçok kişinin aklına “Acaba psikolog bana faydalı olur mu?” sorusu takılır. Bu soru, son derece anlaşılır bir merakın ürünüdür. Peki, terapiden fayda görüp görmeyeceğinizi nasıl anlarsınız?
Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor: psikolog sadece “ciddi” bir ruhsal rahatsızlığınız olduğunda başvurulacak bir kaynak değildir. Psikologla görüşmek, insan olmanın doğasında var olan zorluklarla, kaygılarla, geçmiş travmalarla, ilişki problemleriyle veya özgüven eksikliğiyle başa çıkma konusunda bir rehberlik hizmetidir.
Eğer hayatınızın bir veya birden fazla alanında (iş, okul, aile, sosyal ilişkiler) tekrarlayan ve sizi tüketen sorunlar yaşadığınızı hissediyorsanız, bu durum terapiden fayda görebileceğinizin ilk işaretidir. Kendinizi sık sık aynı olumsuz düşünce kalıplarının içinde hapsolmuş buluyor, duygusal dalgalanmalarınızın kontrolünü kaybettiğinizi hissediyor veya geçmişte yaşadığınız bir olayın sürekli bugününüzü etkilediğini fark ediyorsanız, terapi bu döngüyü kırmak için güçlü bir araç olabilir.
Bir diğer önemli gösterge, içsel bir değişim arzusudur. “Artık böyle hissetmek istemiyorum” veya “Kendim için bir şey yapmalıyım” gibi düşünceler zihninizde dolaşıyorsa, işte bu terapiye hazır olduğunuzun çok değerli bir ifadesidir. Terapiden en yüksek faydayı sağlayanlar, değişim için içten bir motivasyona sahip olan ve bu sürece aktif katılım gösteren bireylerdir. Elbette ilk seansta her şeyi anlatmak ya da hemen tüm sorunları çözmek mümkün değildir. Sabır ve istikrar, terapi sürecinin en önemli bileşenleridir.
Peki, ya terapistiniz?
Doğru terapisti bulmak, sürecin verimliliği açısından hayati öneme sahiptir. İlk görüşmede kendinizi güvende, anlaşılmış ve yargılanmamış hissetmeniz çok önemlidir. Terapistinizle kurduğunuz güven ilişkisi, iyileşme yolculuğunuzun temel taşıdır. Eğer birkaç seanstan sonra bile kendinizi rahat ifade edemiyor, terapistinizin yaklaşımını size uygun bulmuyorsanız, bu durumu kendinize itiraf etmekten çekinmeyin. Farklı terapistlerle görüşmek ve sizin için en doğru terapisti bulmak en doğal hakkınızdır.
Unutmayın, terapi sihirli bir değnek değil, bir iş birliğidir. Terapist, size kendi içsel kaynaklarınızı keşfetmeniz, yeni bakış açıları geliştirmeniz ve daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları inşa etmeniz için eşlik eden bir yol arkadaşıdır. Süreç boyunca bazı konuları tekrar tekrar çalışmak, zorlu duygularla yüzleşmek ve hatta ara sıra hayal kırıklığına uğramak mümkündür. Ancak bu zorluklar, kişisel gelişim ve dönüşüm için gerekli adımlardır.
Sonuç olarak, eğer içinizde bir şeylerin yolunda gitmediğine dair bir his, bir iç sese sahipseniz ve bu ses giderek güçleniyorsa, terapiyi denemek için en doğru zamandasınız demektir. Kendinize ve değişim sürecine dair merak ve açıklık, terapiden fayda görmenin en büyük garantisidir. Bu yolculuk, kendinize verdiğiniz değerin ve kendi iyilik haliniz için attığınız cesur bir adımın ifadesidir. Unutmayın, yardım istemek bir zayıflık değil, insan olmanın en güçlü ve anlamlı eylemlerinden biridir.
Uzm. Psikolog Diğdem Keskin