Çınarcık Barajı Bursa’nın Can Simidi Oldu

Her ay yapılan değerlendirme toplantısı bu kez biraz gecikmeli de olsa Eylül ayının son gününde gerçekleştirildi.
Toplantıya dair beklenti yüksekti. Çünkü sorulacak sorular, aranacak cevaplar az çok belliydi.
Herkesin dilinde aynı soru başlığı vardı.
“Başkan Bozbey, Ak Parti’ye mi geçecek?”
Nitekim toplantının soru cevap kısmında bu soru da soruldu. Bozbey de bir yanıt verdi.
Ama ardından Bozbey’in su konusuna değinirken salondaki hava bir anda değişti. Tüm sorular, tüm meraklar gölgede kaldı. Çünkü Bursa’nın kapısına dayanan su krizi artık ertelenemeyecek kadar ciddi bir meseleydi.
Başkan Mustafa Bozbey, konuşmasına barajlardaki doluluk oranlarını ve mevcut tabloyu paylaşarak başladı:
Doğancı Barajı’nda %6,81,
Nilüfer Barajı’nda sıfır,
Çınarcık Barajı’nda ise %50 doluluk.
Bu tablo, şehrin su rezervlerinin kritik seviyeye indiğini gösteriyordu.
“Bypass hattını hayata geçirmeseydik, Eylül ayından itibaren kesintiler kaçınılmazdı.” sözleri, durumun vahametini açıkça ortaya koydu.
Toplantıda mali tablo, yatırımlar, ulaşım projeleri gibi başlıklar da vardı elbette.
Ama bütün enerji ve dikkati, su meselesi topladı. Çünkü su olmadan hiçbir planın, hiçbir projenin anlamı olmaz.
Başkan Bozbey, sadece mevcut tabloyu değil, alınan ve alınacak önlemleri de tek tek anlattı.
Yeni kuyuların açma çalışmalarının devam ettiğini,
Ekiplerin gece gündüz çalıştığını,
“Bursa’yı susuz bırakmamak için ne gerekiyorsa yapılacağını” vurguladı.
DSİ’nin bu konuda daha etkin rol alması gerektiğini de açıkça dile getirdi.
Hatta gerekirse, “Bazı projeleri iptal etmek zorunda kalsak bile önceliğimiz su olacak. Bursa’da susuzluk yaşatmayacağız.” ifadesi, salondaki herkese verilen güçlü bir cevaptı.
Kamuoyunda sıkça dillendirilen “su kesintileri” konusuna Bozbey şu çerçevede yanıt verdi:
“Hiç yağmur yağmaz ve planlı kesinti yapılmazsa, bu koşullarda 6 Ekim 2025’te barajlardaki su tükenmiş olur.
Doğancı Barajı’nda her gün yaklaşık 25 santim su azalıyor.
Baraja 25 santim giriş olursa denge sağlanır; 1 metre giriş olursa gün sayısı artar.
Ekim–Kasım için kesin konuşamayız; her ihtimale karşı çözüm üretmek zorundayız.
Eğer kesinti gerekecekse, kamuoyunun karşısına çıkıp nasıl yapılacağını şeffaf biçimde paylaşırız.
Yağışlar etkin olmazsa kesinti ihtimali görünüyor.”
Bu yaklaşım, hem riskleri saklamayan, hem de yönetim planını açıkça ortaya koyan bir çerçeve sundu.
Bu toplantı, aslında iki önemli gerçeği gözler önüne serdi:
Birincisi, Kamuoyunun siyasi beklentileri ne kadar yüksek olursa olsun, şehrin gerçek gündemi farklı olabilir.
İkincisi de, Bursa için su meselesi artık bir yönetim tercihi değil, zorunlu bir önceliktir.
Başkan Bozbey’in DSİ ile yürütülen görüşmeleri hatırlatması, yeraltı su seviyelerinin 250 metreye kadar düştüğünü paylaşması ve deniz suyunun arıtılması gibi projeleri gündeme getirmesi, konunun sadece bugüne değil, geleceğe dair olduğunu da gösteriyor.
Kısacası…
Eylül ayı toplantısında siyasi sorular soruldu, yanıtlar alındı.
Ama toplantının neredeyse tamamına damga vuran başlık “su krizi” oldu.
“Ve görünen o ki, önümüzdeki dönemde Bursa’nın en önemli sınavı, musluktan akacak her damla suyu koruyabilmek olacak.
Ve…
Bu görev de sadece yöneticileri değil, tüm Bursa’yı ilgilendiriyor.
Kullandığımız her damlayı zayi etmeden, tasarrufu artırmak ve her alanda uygulamak şart.
Çünkü yarın susuz kalmamak, bugün alınacak tedbirlerle mümkün.”