Azerbaycan’da Gerçekleşen Cop’29 Ardında
1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayan ve onaylayan ülkelerin katılımıyla gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın (Conference of the Parties) 29. Toplantısı 11-24 Kasım 2024 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşmiştir. Bilindiği üzere bu konferansın temel amacı iklim değişikliğiyle mücadele etmek, etkilerini azaltmak, iklim değişikliğine karşı uyum sağlamak, bunun finansal konularını konuşmak, ülkelerin üzerine düşen taahhütleri gerçekleştirmektir.
Daha öz bir ifadeyle bu zirveler, dünya genelindeki ülkeler için iklim değişikliğiyle mücadelede ortak bir yol haritası oluşturmak amacıyla düzenlenmektedir. Dolayısıyla bu konferansa ev sahipliği yapmak yalnız başına ülke için önemli bir prestij ve statü anlamına gelmektedir.
Azerbaycan, Cop 29 gibi zirvelerde aktif bir rol oynayarak, çevre konusunda duyarlı bir ülke imajı güçlendirmiştir. Azerbaycan’ın Cop 29’a evsahipliği yapmış olması ülkenin uluslararası platformlarda diplomatik ilişkilerini ve diğer ülkelerle daha iyi işbirliği fırsatları için önemli bir imkan sağlamıştır.
Ayrıca, Türk Dünyasında bu zirveye ilk evsahipliğini yapıyor olması Azerbaycan’ın Türk Devletleri Teşkilatı içinde statüsünü güçlendirecektir.
Nitekim 6 Kasım’da Bişkek’te düzenlenen TDT 11. Zirve sonunda yayınlanan Bişkek Bildirisinde Cop 29’un önemi vurgulanmış, Azerbaycan’ın bu zirveye evsahipliği yapmasından duyulan memnuniyet dile getirilmiştir. Zira Cop 29 Türk devletleri içinde yeni projelerin ortaya çıkmasına neden olabilecektir.
Bu da bölgesel etkinliği artıracak ve Türk devletlerinin birbirleriyle ilişkilerini pekiştirerek ortak duruşu güçlendirecektir.
Azerbaycan tarihindeki en büyük uluslararası organizasyon olan Cop 29 ülkenin tanıtımdan turizme, ekonomiden dış ilişkilerine kadar birçok önemli getiriyi beraberinde getirmiştir.
Diğer taraftan Azerbaycan’ın Cop 29’a ev sahipliği yapması, bazı çevrelerce fosil yakıt üretimini yaptığı gerekçesiyle bazı kesimlerce yapılan eleştiriyi hak etmediğini uluslararası alanda göstermesi imkânı vermiştir.
Bu zirve, uluslararası alanda Azerbaycan’ın çevresel sorumluluklarını üstlenmesi ve iklim değişikliğine karşı aktif bir rol alması açısından atılan önemli bir adım olmuştur.
Diğer taraftan Azerbaycan, büyük bir enerji üretim kapasitesine sahip bir ülke olarak, sadece fosil yakıt üretimi yapmadığı ve özellikle Azat edilen topraklar Karabağ Bölgesinde yenilenebilir enerji projelerine yaptığı yatırımları çekerek uluslararası sermayenin dikkatini bu bölgeye çekmeyi başarmıştır.
Zira Cop 29 gibi platformlar, temiz enerjine projeleri ve yeşil teknolojilere yatırımcılar için fırsatlar sunar. Bu, Azerbaycan’ın ekonomisini çeşitlendirmesine yardımcı olabilir. Böylece Azerbaycan, yeşil ekonomiye geçiş yaparak karbon salınımını azaltabilir ve ekonomisinin çevresel sürdürülebilirliğini artırabilir.
Bu da Azerbaycan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırabilir. Cop 29’un yarattığı ortam Azerbaycan’ın iklim projeleri için uluslararası fonlardan faydalanabilme imkânı doğuracaktır.
Bu da çevresel projelerin hayata geçirilmesi için gerekli kaynakları temin etmesine yardımcı olabilecektir. Sonuç olarak Cop 29, Azerbaycan için yalnızca küresel iklim değişikliği ile mücadelede bir yer edinme fırsatı değil, aynı zamanda çevresel, ekonomik ve diplomatik açıdan çeşitli faydalar sağlayacak bir platform olmayı başarmıştır.
Türkiye, 2021 yılında Paris Anlaşması’nı onaylamış ve 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi belirlemiştir. Bu nedenle Türkiye, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin stratejilerini belirleyebilmesi, uluslararası iş birliğini güçlendirebilmesi ve çevre politikalarını geliştirebilmesi açısından COP zirvelerine büyük önem atfetmektedir.
Kardeş ülke Azerbaycan’da gerçekleşen Cop 29, Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki uluslararası taahhütlerini gözden geçirmesi ve bu alanda daha güçlü bir politika oluşturması için önemli bir fırsat sunmuştur.
Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede yalnızca sera gazı emisyonlarını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine karşı adaptasyon stratejileri geliştirmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin özellikle su kaynakları, tarım ve insan sağlığı gibi sektörlerde iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak için daha fazla iş birliği ve teknik destek ihtiyacı vardır. Cop 29, Türkiye’nin bu alandaki çabalarını pekiştirmesi ve liderlik rolünü üstlenmesi açısından kritik bir platform olmuştur.
Ayrıca Cop 29, Türkiye için iklim diplomasisi açısından da büyük bir önem arz etmiştir. Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda bölgesel iş birliklerini güçlendirmesine ve ortak projeler geliştirmesi imkân sağlamıştır. Bu tür işbirlikleri, Türkiye’nin bölgesel etkinlik yeteneğine önemli katkılar sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Cop 29, Türkiye için sadece çevre politikalarını geliştirme fırsatı sunmakla kalmamış, aynı zamanda küresel iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik rolü üstlenme, finansal kaynak ve teknolojik destek sağlama, çevre dostu ekonomi politikaları benimseme ve ulusal eylemleri hızlandırma açısından da önemli katkı sağlamıştır. Bu nedenle Türkiye, en üst düzeyde ve yoğun bir şekilde Cop 29 zirvesine katılım sağlamış ve Türkiye Pavilyonunda çok sayıda etkinlik gerçekleşmiştir.
Ayrıca Türkiye yakın tarihte Cop etkinliğine ev sahipliği yapmak konusunda irade beyanında bulunmuştur.
Cop 29, Türkiye için sadece çevre politikalarını geliştirme fırsatı sunmakla kalmamış, aynı zamanda küresel iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik rolü üstlenme, finansal kaynak ve teknolojik destek sağlama, çevre dostu ekonomi politikaları benimseme ve ulusal eylemleri hızlandırma açısından da önemli katkı sağlamıştır. Bu nedenle Türkiye, en üst düzeyde ve yoğun bir şekilde Cop 29 zirvesine katılım sağlamış ve Türkiye Pavilyonunda çok sayıda etkinlik gerçekleşmiştir.
Ayrıca Türkiye yakın tarihte Cop etkinliğine ev sahipliği yapmak konusunda irade beyanında bulunmuştur.