Belediyelerde Borç Krizi: Yönetim Eksikliği mi, Siyasi Baskı mı?
Son günlerde belediyelerin SGK prim borçları üzerinden kesinti yapılması, yeni bir tartışma dalgasına yol açtı.
Bu gelişme, iktidar ve muhalefet belediye başkanları arasında sert söylemlere neden olurken, kamuoyunun dikkatini de bu noktaya çekti.
CHP’li belediye başkanları, hükümetin bu kesintileri “mali baskı aracı” olarak kullandığını iddia ederken, iktidar cephesi, belediyelerin borçlarını ödemekle yükümlü olduğunu savunuyor.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Tepkisi
Bu tartışmanın odağında, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın açıklamaları yer aldı.
Altay, “Bizim SGK ve vergi borcumuz yok. Herkes borcunu ödemeli.” diyerek, borçlu belediyeleri eleştirdi.
Bu açıklama, borç sorunu yaşayan belediyelere karşı bir meydan okuma olarak algılandı.
Altay, borçlarını ödemeyen belediyelerin “vatandaşın hakkını gasp ettiğini” öne sürdü ve bu çıkışı, muhalefet partisine ait belediyelerde tepkilere neden oldu.
Belediyelerin Borçlanma Nedenleri Neler?
Birçok belediye, altyapı projeleri, ulaşım yatırımları ve kamu hizmetleri için borçlanma yoluna gidiyor.
Özellikle muhalefete ait belediyeler, hükümetten yeterli mali destek alamadıkları için dış borç ve kredi arayışına giriyorlar.
İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediyeleri, merkezi bütçeden gelen desteklerin yetersiz olduğunu sık sık gündeme getiriyor.
Bursa’da ise raylı sistem projeleri ve Şehir Hastanesi bağlantı projeleri gibi büyük yatırımlar, merkezi bütçeden destek almadan yürütülüyor.
Bu da Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin mali yükünü artıran temel faktörlerden biri olarak dikkat çekiyor.
Konya’ya Sağlanan Destek, Bursa’ya Neden Verilmiyor?
Konya’ya merkezi hükümetin raylı sistem projeleri için doğrudan destek sağladığı biliniyor.
55,6 kilometrelik raylı sistem hattının Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından üstlenilmesi, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin mali yükünü ciddi oranda hafifletti.
Buna ek olarak, Konya’da metro taşıt alımlarının da bakanlık tarafından üstlenilmesi, belediyeye 1 milyar liralık bir tasarruf sağladı.
Oysa Bursa’da raylı sistem projeleri ve toplu taşıma yatırımları, belediye bütçesinden karşılanıyor.
Bu fark, belediyelerin merkezi hükümetle ilişkilerinin yatırım projelerine nasıl yansıdığını ortaya koyuyor.
Sorun Nedir, Çözüm Nerede?
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın “Borcunu ödemeyen belediyeler vatandaşın hakkını gasp ediyor” sözü, sorunun çözümüne dair somut bir öneri sunmuyor.
Bu tür açıklamalar, belediyeler arası dayanışma yerine, kutuplaşmayı daha da artırıyor.
Özellikle borç sorunu yaşayan muhalefet belediyeleri, “bizden destek esirgeniyor” iddiasında bulunurken, iktidar belediyeleri bu tür tartışmalardan kendilerini ayrı tutuyor.
Oysa borç sorunu, yalnızca yerel yönetimlerin değil, kamu hizmetlerinin sürekliliğini de doğrudan etkileyen bir konu.
Neler Yapılabilir?
Bu krizin çözümü, belediyelerin mali bağımsızlığının güçlendirilmesiyle mümkün.
Belediyelere daha fazla finansman desteği sağlanması, borçlanma ihtiyacını azaltabilir.
Ayrıca, belediyelerin mali disiplin sağlaması ve borç yönetimini iyileştirmesi gerekiyor.
Bu konuda hükümet ve belediyeler arasında ortak bir çözüm yolu bulunmazsa, hem belediyelerin mali yapısı hem de vatandaşların hizmet beklentileri olumsuz etkilenecek.
Daha Fazla Dayanışma, Daha Az Suçlama
Belediyeler arasındaki bu tartışma, borç sorunundan çok daha derin bir meseleyi işaret ediyor.
Merkezi yönetimin belediyelere bakış açısı ve mali destek politikası, yerel yönetimlerin hareket alanını belirleyen en önemli faktörlerden biri.
Bu süreç, yalnızca belediyeler arası ilişkileri değil, merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki dengeyi de etkiliyor.
Sonuç olarak, belediyelerin daha şeffaf ve güçlü bir mali yapıya kavuşması gerekiyor.
Bu süreçte, tüm tarafların daha yapıcı ve çözüme odaklı bir yaklaşım benimsemesi, vatandaşın lehine bir sonuç doğuracaktır.
