Bursa: Sağlıklı Bir Kent mi?
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği tarafından, sağlıklı şehir kavramını yaymak ve bu bilinci yerel yönetimlere ve topluma kazandırmak amacıyla organize edilen Kent ve İklim Paneli, önceki gün Osmangazi Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen panelde, dünyanın iklim konusunu yeterince ciddiye almadığı vurgulanarak önemli sorunlar ele alındı ve çözüm önerileri tartışıldı.
Panelde konuşan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, çevreyi korumanın en etkili yolunun önce kirletmemek olduğunu vurguladı.
Bu tür panellerin, yalnızca çevresel sorunlara değil, toplumun sağlıklı bir kent anlayışını benimsemesine de katkı sunduğunu ifade eden Aydın, “Çevreyi kirletmemek, sürdürülebilir bir gelecek için atılacak en temel adımdır,” dedi.
Kentlerin sağlıklı olabilmesi için yalnızca fiziksel altyapı değil, sosyal ve çevresel unsurların da dikkate alınması gerektiği bir kez daha anlaşılıyor. Bu bağlamda, Bursa’nın geleceği için şu soruya yanıt aramak büyük bir önem taşıyor:
Bursa sağlıklı bir kent mi?
Bursa’nın kimliği üzerine sıkça sorulan sorular var: Bursa bir sanayi kenti mi olmalı? Yoksa turizm, kültür-sanat ya da tarım kenti mi?
Ancak bu tartışmalardan önce, hepimizin kendimize sorması gereken çok daha temel bir soru var:
Bursa sağlıklı bir kent mi?
Sağlık derken yalnızca bireylerin fiziksel sağlık durumundan değil, kentin bütünsel sağlığından bahsediyorum.
Bir kent, çevresiyle, ekonomisiyle, sosyal yaşamıyla ve yönetimiyle sağlıklı bir yapıya sahipse, kimlik tartışmaları kendiliğinden şekillenir.
Fakat Bursa’nın bugünkü durumuna baktığımızda, bu soruya net bir “evet” cevabı vermek ne yazık ki mümkün değil.
Bursa’nın özellikle hava kirliliği artık hepimizin bildiği bir gerçek.
Şehrin sanayi bölgelerinde yayılan zehirli gazlar, yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
Uludağ gibi bir doğa harikasının eteklerinde kurulmuş bir şehirde temiz hava soluyamamak büyük bir çelişki değil mi?
Kentin tarım alanları da kontrolsüz sanayileşme ve imar planları nedeniyle tehdit altında.
Bu durum, Bursa’nın tarım kenti kimliğine zarar verirken, ekolojik dengesini de bozan bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Sağlıklı kentlerin oluşması için, insan odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi ve iklim krizinin etkilerinin aşılması gerekmiyor mu?
İklim krizinin etkileri artık yalnızca çevresel değil, doğrudan ekonomik ve sosyal sorunlara da yol açıyor.
Hava kirliliği, su kaynaklarının azalması ve artan sıcaklıklar gibi faktörler, insanların günlük yaşamını ve geleceğini tehdit ederken, kentlerin bu sorunlara çözüm üretmek yerine daha da büyütmesi kabul edilemez.
Bursa gibi tarihi ve doğal zenginliklere sahip bir kentte, iklim kriziyle mücadele etmek yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda bir zorunluluk olmalıdır.
Yeşil alanların korunması, ulaşımda karbon salınımını azaltacak sistemlerin geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının sanayide kullanımı gibi önlemler, hem Bursa’nın çevresel sağlığını koruyacak hem de insan odaklı bir yaşam tarzının önünü açacaktır.
Eğer iklim krizine yönelik somut adımlar atılmazsa, Bursa’nın hangi kimliği benimseyeceğini tartışmak da anlamsız hale gelir.
Sağlıklı bir kent olmak, aynı zamanda insanlarının stressiz bir yaşam sürdürebilmesiyle de alakalıdır.
Ancak Bursa, trafik ve düzensiz şehirleşme konusunda yıllardır kronikleşmiş sorunlar yaşıyor.
Her geçen gün büyüyen nüfus, yetersiz altyapı ve plansız genişleme nedeniyle kenti adeta sıkışık bir kutuya çeviriyor.
Sağlıklı bir şehir planlaması olmadan, hangi kimliği öne çıkarırsanız çıkarın başarılı olmak mümkün değil.
Bursa bir sanayi kenti mi olmalı sorusuna gelirsek, bunun kısa vadede kent için bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak bu sanayinin çevreye ve insana zarar vermeyen bir dönüşüm geçirmesi şart.
Turizm ve kültür-sanat gibi değerleri öne çıkarmak için de kentin önce temel sorunlarını çözmesi gerekiyor.
Uludağ’ın turizm potansiyeli, Osmanlı mirası ve eşsiz doğal güzellikler ancak sağlıklı bir çevrede anlam kazanır.
Unutmayalım ki sağlıklı bir şehir, yalnızca yaşayanlarına değil, geleceğine de nefes aldırır.
Bursa’nın geleceği için önce şu soruyu doğru yanıtlamak zorundayız:
Bursa sağlıklı bir kent mi?
Eğer bu sorunun cevabını olumluya çevirebilirsek, Bursa’nın hangi kimliğe sahip olacağını tartışmak çok daha anlamlı hale gelecektir.