Estonya Feribotu Sendromu.
Uz. Klinik Psikolog: Gülfer Tek Yazdı.
• Değerli okurlarım; günlerdir tüm haber kanallarında, gazete manşetlerinde farklı başlıklarla aynı konuya çokça şahit oluyoruz. İsmi gibi Narin kızımızı anlamadan, dinlemeden hunharca katlettiler, hayattan kopardılar yavrumuzu!!! O küçücük bedeni ailesinin sırlarına yenik düştü.
Ailesinde güvende olamayacaksa nerede olacaktı?
Biz bile koca insanlar olduk da halen bizi yermek, düşürmek, boğmak isteyenler, bizi dövüp şiddet gösterip sesimizi çıkarmasın diye tehdit edenlerle, bizi alıp saklamak isteyenlerle hayatımızın her alanında karşılaşmıyor muyuz???
Belki de kim bilir şu an hangi bebek ailesinin istismarına uğruyor, hangi çocuk şefkatli eller sandığı amcasının, dayısının kucağında ya da hangi kadın bir bataklığın içinde…
• Bu konuya psikoloji bilimi açısından da değinmek gerekirse;
• Kıyıya yakın bir yerde su alması nedeniyle batan Estonya feribotundaki kişiler, geminin kaptanının, “Rahat olun, bu büyük güçlü bir gemi ve hatta kıyıya çok yakınız.
Mürettebatımız suları boşaltacak” sözüne güvendiler… Gemideki bine yakın kişiden sadece ilk su almaya başladığında gemiden atlayan 137 kişi kurtuldu, gerisi sularda kayboldu…
Tüm uğraşlara rağmen gemi battı. Karar verme süreçlerinde otoriteye uyum sağlayarak konfor alanından çıkmaya cesaret edememe durumu, insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkilere sebep olmaktadır.
Bireyleri pasif konuma getiren bu durumlar, bilişsel becerileri zayıflatır. Bireyler üst bilişlerini kullanmak yerine, uyma davranışı göstermektedirler.
• İşte tam da bugün ülkemizde yaşanan Estonya feribotu sendromu dur; pedofili hastalıklarında, ensest ilişkilerde, kadına şiddet olaylarında, cinayetlerde, küresel ısınmada, ekonomik krizlerde…
Bu olaylara çare bulamayan bir hükümet ve diğer tarafta felaketleri görüp de “Bize bir şey olmaz” diyerek izleyen kahraman Türk halkım…
• SAĞLIKLA KALIN…
• Uz. Klinik Psikolog: GÜLFER TEK
