Güçlü Bir Gelecek İçin Önemli Bir Adım

Bir şehri geleceğe taşıyan en güçlü miras, onun geçmişteki birikimleridir. Bursa Büyükşehir Belediyesi de bu bilinci hayata geçiren önemli bir projeye imza attı: “Kültür, Zanaat ve Vatandaşlık Projesi.” Bu proje, hem kültürel mirasın korunması hem de ekonomik kalkınmanın desteklenmesi açısından dikkat çekici bir adım.

Amaç çok net: Kültürel değerleri yaşatmak, meslek edindirmek ve topluma uyum sürecini güçlendirmek. Bu projede kadim zanaatlarımızdan biri olan çini sanatının yeniden canlandırılması, hem kadın istihdamına hem de toplumsal uyuma büyük katkı sağlayacak. Çini, Bursa’nın tarihsel kimliğini yansıtan önemli bir zanaat.

Bu zanaat, artık yalnızca müzelerde sergilenen bir nostalji unsuru değil; geleceğe taşınan, ekonomik fayda sunan bir değer olarak yeniden şekilleniyor.

Bursa’nın çinisi, sadece bir süsleme sanatı değil, bir medeniyet mirasıdır. Şimdi ise bu miras, kadınların elinde bir üretim aracına dönüşecek.

Bu sayede, kadınlar hem ekonomik bağımsızlık kazanacak hem de Bursa çinisinin uluslararası bilinirliği artacak.

Proje kapsamında, Bursa Çini Rotası Haritası oluşturulacak, çini kursları düzenlenecek, eğitici eğitimleriyle ustalar yetiştirilecek ve çini sergileriyle bu sanat uluslararası platformlarda tanıtılacak.

Peki, bu proje yalnızca çiniyle mi sınırlı?

Elbette hayır.

“Kültür, Zanaat ve Vatandaşlık Projesi”, çok daha geniş bir vizyona sahip.

Dezavantajlı grupların topluma kazandırılması, gençlerin meslek sahibi olması, kadınların istihdama dahil edilmesi gibi birçok farklı hedefi barındırıyor.

Bu nedenle;

Çini sanatı projede bir sembol, bir çıkış noktası.

Amaç, kültürel mirası bir araç olarak kullanarak, ekonomik ve toplumsal kalkınmayı sağlamak.

Bu projeyle birlikte, Bursa’nın kültürel mirası sadece korunmayacak, aynı zamanda üretim odaklı bir ekonomik modele dönüşecek.

Bu da;

Çini ustalığını nostaljik bir zanaattan çıkartıp, çağın gerekliliklerine uygun, ekonomik fayda sağlayan bir mesleğe dönüştürecek. Kadınlar, kurslar ve eğitimler sayesinde çini yapmayı öğrenirken, aynı zamanda ürettikleri eserleri pazarlama şansı bulacak. İşte tam da burada, kadınların ekonomik bağımsızlığı devreye giriyor.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, projeyi tanıtırken çok anlamlı bir ifade kullandı:
“Geçmişin birikimini geleceğin fırsatına dönüştüreceğiz.”

Bu cümle, projenin özeti gibi.

Zira;

Bu proje, bir yandan geçmişin kültürel değerlerini geleceğe taşırken, bir yandan da bu değerleri ekonomik bir fırsata çeviriyor.

Hem kadınlar hem de gençler, bu projeden büyük fayda sağlayacak.

Kurslara katılan her birey, bir meslek öğrenmenin ötesinde, üretim sürecine dahil olacak ve iş gücü piyasasında aktif rol oynayacak. Bu, kişisel gelişim açısından büyük bir kazanım.

Peki, bu projenin Bursa’ya ne kazandıracak?

Birincisi, kadın istihdamı artacak.

Kadınların üretim sürecine dahil edilmesi, hem ev ekonomisine katkı sunacak hem de toplumsal kalkınmayı destekleyecek.

Kadınlar, öğrendikleri çini zanaatını bir mesleğe dönüştürebilecek ve ürettikleri eserlerle ev ekonomilerine katkıda bulunacak.

İkincisi;

Kültürel miras korunacak ve uluslararası tanınırlık artacak.

Bursa çinisinin uluslararası platformlarda tanıtılması, kentin kültürel değerlerine katma değer sağlayacak.

Bursa, çini sanatıyla bilinen şehirlerden biri olarak uluslararası kültürel haritada daha belirgin bir yer edinecek.

Üçüncüsü;

Gençlerin mesleki yeterlilikleri artacak.

Bu projede yalnızca kadınlar değil, gençler de fayda sağlayacak. Kurslarla mesleki yeterlilik kazanan gençler, iş gücü piyasasında avantajlı konuma gelecek.

Meslek sahibi olmak, bir bireyin hem ekonomik hem de toplumsal hayata katılımını kolaylaştırır.

Bu nedenle, projede gençlere de önemli bir yer veriliyor.

Bu projenin uluslararası bir boyutunun olması ise dikkat çeken bir diğer nokta.

Fransa’dan Artemisia Enstitüsü, İtalya’dan Scola Edil Meslek Edindirme Merkezi ve Letonya’dan Similtene Teknik Okulu, bu projede Bursa’nın uluslararası ortakları.

Bu ortaklık, projeye yalnızca yerel bir girişim değil, uluslararası bir boyut kazandırıyor. Farklı ülkelerden gelen bilgi birikimi, tecrübe paylaşımı ve yeni yöntemlerle Bursa’daki bu dönüşüm süreci çok daha güçlü bir hal alacak.

Bu ortaklık, Bursa’nın kültürel zenginliğini global bir değere dönüştürme hedefinin önemli bir parçası.

Bursa, bu projeyle yalnızca ekonomik kazanımlar elde etmiyor. Aynı zamanda kentlilik bilincini güçlendiriyor.

Bu, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir detay.

Farklı kentlerden Bursa’ya göç eden bireylerin, yaşadıkları şehre uyum sağlamaları büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu projede, kente yeni gelen bireylerin “Bursa vatandaşı” olma süreci hızlandırılacak. Bu bireylerin, kent kültürünü tanıması, kentin değerlerine sahip çıkması ve kentle aidiyet bağı kurması sağlanacak.

Velhasıl, “Kültür, Zanaat ve Vatandaşlık Projesi”, Bursa’nın ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmasını aynı potada birleştiren bir proje. Kültür birleştirir, zanaat üretir, vatandaşlık bilinci güçlendirir.

Bu üç unsurun birleşmesi, yalnızca bireylerin değil, kentin de dönüşümünü sağlar.

Bu projeyi diğerlerinden ayıran en önemli nokta, bireyleri aktif üretim sürecine dahil etmesi ve onları topluma kazandırmasıdır. Dezavantajlı grupların üretime katkı sağlaması, ekonomik bağımsızlık kazanmaları, yalnızca onların hayatlarını değil, Bursa’nın geleceğini de güçlendirecektir.

Bursa, çini sanatıyla geçmişi geleceğe taşırken, kültür, zanaat ve vatandaşlığı bir arada harmanlıyor. Bu proje, şehri sadece ekonomik olarak değil, kültürel olarak da büyüten bir hamle. Bursa, geçmişin zenginliğini geleceğin fırsatına çevirme konusunda Türkiye’ye örnek olabilecek bir adım atıyor.

Kültürle inşa edilen bir gelecek, toplumu güçlendirir, bireylere değer katar ve kenti küresel bir marka haline getirir.
Bursa, bu vizyonla hareket ederek, daha güçlü bir gelecek için önemli bir adım atıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu