Halep: Direnişin ve Umudun Sembolü
Suriye’de iç savaş başladığı 2011’den bu yana,
ülke bir dramın ve insanlık trajedisinin merkezi haline geldi.
Beşar Esad’ın zalim rejimi, kendi halkına karşı yürüttüğü acımasız savaşı,
İran ve Rusya’nın desteğiyle daha da derinleştirerek bir ülkeyi viraneye çevirdi.
Milyonlarca insan yerinden edildi, binlercesi hayatını kaybetti, şehirler enkaza döndü.
Ancak bu kadar bariz bir zulme rağmen,
bazı çevrelerin Esad’a yönelik eleştirilerini kısmaları ve dolaylı destek vermeleri hayret uyandırıyor.
Son dönemde Milli Gazete’nin Suriye’deki gelişmelere yaklaşımı da bu çerçevede tartışılıyor.
Özellikle, Türkmenlerden oluşan Suriye Milli Ordusu’nun Halep’i kurtarması,
Türk dünyası adına gurur verici bir gelişmeydi.
Ancak bu zaferin gölgesinde,
meseleyi farklı mecralara taşıyarak konuyu perdelemek
ve Esad’ın değirmenine su taşımak,
açıkça yanlış bir duruşu temsil ediyor.
Halep’in Kurtuluşu: Umudun ve Direnişin Zaferi
Halep’in kurtarılması, sadece askeri bir başarı değil,
mazlumların umudunu yeşerten bir direnişin sembolüydü.
Türkmen mücahitlerin, canlarını ortaya koyarak bu zaferi kazanması,
hem Türklük adına hem de insanlık onuru adına takdire şayandı.
Ancak bu başarıyı gölgede bırakmaya çalışan yaklaşımlar,
yalnızca mazlumların mücadelesini küçümsemekle kalmıyor,
aynı zamanda zalimin zulmünü meşrulaştırıyor.
Tel Rıfat: Bir Zafer Daha
Ve Tel Rıfat…
Türkiye’ye karşı organize terörist katil sürülerinin konuşlandığı noktalardan biri.
Rusya’nın himayesinde uzun süredir PKK’nın kontrolünde olan Tel Rıfat,
sahipleri yani Suriyeli Türkmenler tarafından PKK’nın elinden çekip geri alındı.
Bölge artık güvenli bir ada haline gelirken,
Türkiye’yi hedef alan terör unsurları da daha aşağılara itildi.
Yeni hedef ise bir başka terör bataklığı olan Münbiç.
Birkaç gün içinde buraya da Suriye Milli Ordusu birliklerinin girmesi bekleniyor.
Tabii ki gözlerimiz TSK ve Türk devletinin atacağı adımlarda.
Ayn el Arab’ın da bir an önce terör odaklarından temizlenerek,
Türkiye sınırının tamamen güvenli hale getirilmesi gerekiyor.
Mazlumların Yanında Durmak Bir Zorunluluktur
Suriye’de yaşanan dram, yalnızca Esad’ın değil,
ona destek verenlerin ve sessiz kalan uluslararası toplumun da sorumluluğunda.
Bu trajediyi görmezden gelmek ya da yanlış taraf tutmak,
tarihin vicdanında mahkûm olunacak bir davranıştır.
Milli Gazete’nin, Suriye’de yaşananları ele alış biçimini gözden geçirmesi gerekiyor.
Bir medya organının, hakkaniyet ve adalet adına mazlumun yanında olması, temel bir sorumluluktur.
Halep gibi zaferlerin küçümsenmesi,
ne adalete ne de insanlığa yakışır.
Doğru Tarafı Seçmek
Atılan her adım ve her gelişme, Türkiye ve bölge için olumlu yönde izleniyor.
Türkiye’nin büyüttüğü umut, bölge halkına güç ve cesaret veriyor.
Halep zaferi, yalnızca Suriye Milli Ordusu için değil,
insanlık onuru için bir semboldür.
Bunun üzerini örtmek ya da değersizleştirmek,
tarihin affetmeyeceği bir yanlıştır.
Esad’ın değirmenine su taşımak yerine,
mazlumların mücadelesine omuz vermek,
hem ahlaki hem de insani bir zorunluluktur.
Umarız kısa sürede bölge olması gereken şekli alır,
ve Türkiye sınırı tam anlamıyla güvence altına alınır.