Hikâye Bu Ya…

Padişah bir gün huzuruna Bektaşi dedesi ve İmamı davet eder, hal ve hatırlarını sorar. Durumlarını, geçinip geçinemediklerini, ihtiyaçlarını öğrenmek ister.

İmam, başı önde, mazlum bir işveyle padişahın elini öper ve şükürcü bir edayla başını öne eğer.

Bektaşi ise zor geçindiğini, yokluk çektiğini ve elindekilerin yetmediğini anlatır.

Padişah elindeki altın kesesini evirip çevirir ve İmam’ın yanına yakışarak sorar:

— İmam Efendi, içkin var mı?

— Haşa, Sultanım, olur mu hiç öyle şey!

— Peki ya kadın kız var mı?

— Elfi elfi haşa, Sultanım!

— Kıyafetini pahalısından alıyor musun peki?

— Sümme haşa, Sultanım! İki hırkamdan başka neyim var ki!

— Kumar var mı, kumar?

— Haşa, haram Sultanım! Olur mu hiç!

Padişah tahtına doğru yürürken kesesinden bir altın çıkarıp İmam’a verir.

Ardından, Bektaşi dedeye yaklaşarak sorar:

— Erenler, içki var mı, içki?

— Akşamdan akşama oluyor, Sultanım.

— Peki, kumar var mı?

— O da oluyor ara sıra, Sultanım.

— Kadın kız var mı?

— Olmaz mı, Sultanım?

Padişah, elindeki altın dolu keseyi Eren’e uzatır.

İmam, bütün bu olan biteni anlamlandıramaz ve itiraz eder:

— Affola, Sultanım! Bu nasıl iştir? Benim hiçbir kötü alışkanlığım yok, bana bir tane altın verdiniz; ama bütün bu kötü işleri yapan dedeye bir kese altın verdiniz. Ben bundan hiçbir şey anlamadım!

Padişah, İmam’ın yanına yaklaşır ve der ki:

— İmam Efendi, senin masrafın az. Sana ihtiyacın kadarını verdim. Hiçbir şeye ihtiyacın yok. İçkin yok, kadın kız yok, kumarın yok. Eren’lerin masrafı çok; onun için ona daha çok verdim.

İmam, yutkunur ve geri geri çıkarken:

— Padişahım çok yaşa! demeyi ihmal etmez.

Bu hikâyeden çıkarılacak çok ibretlik ders vardır.

Gelelim emeklilerin cephesine…

Onların hikâyesi de pek farklı sayılmaz. Günlerdir nefesler tutuldu, gözler gelecek olan zam haberlerinde. Emekliye seyyanen zamma gerek yok mu? %25’lik zam bile çok fazla mıdır?

Elektrik, su, yakıt, çarşı, pazar, market…

Et, süt, tavuk, balık, yumurta, tereyağı, zeytinyağı…

Tatlı, tuzlu, yeni kılık kıyafet…

Arada bir ailece bir restorana gitmek artık hayal oldu. Belki de pek çok şey hayal oldu.

Porsiyonlar mı küçüldü, yoksa emeklilerin umutları mı?

Kaç delik daha açılırsa kemerden, pantolonlar yarıya inmez. Çok az kaldı çatalın gözükmesine, sofraya oturduğunda.

Umutla kalın.

Kimbilir, belki yarın bugünden daha güzel olur.

Sevgiyle kalın…

M&DEV

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu