Kestel’de Yaşamı Gölgeleyen Endüstriyel Gölge

Bursa’nın çevresel sorunları arasında uzun süredir tartışmaların odağında olan Bursa Çimento Fabrikası, modernizasyon adı altında kapasitesini neredeyse üç katına çıkarma girişimiyle yeni bir kriz dalgasına yol açıyor.
Mevcut haliyle bile çevreye verdiği zarar tartışılırken, bu kapasite artışı planı şehir halkını ve çevre dostu kuruluşları derin bir endişeye sürükledi.
Günlük 4.200 ton üretim kapasitesine sahip olan fabrikanın, bu rakamı 11.000 tona çıkaracak olması “modernizasyon” adıyla masumlaştırılmaya çalışılıyor.
Ancak;
Gerçekte bu artışın çevresel etkileri ve bölge halkına yüklediği sağlık riskleri oldukça ciddi. Daha da vahim olanı, bu kapasite artışı için gerekli olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun bulunup bulunmadığı sorusunun hâlâ yanıtlanmamış olması.
Şunu belirtmekte fayda var:
Buradaki amacımız firmayı kötülemek değil. Bursa Çimento, Bursa’nın önemli bir markası ve değeridir; hem Bursa’ya hem de Türkiye’ye katma değer sağlayan, sektördeki güçlü bir kurum.
Bu gerçekleri inkâr etmek ya da görmezden gelmek elbette mümkün değil. Ancak, böylesine değerli bir Bursa markasının, aynı zamanda Bursa’ya zarar vermesi ve şehrin havasını kirletmesi asla kabul edilemez.
ÇED raporu yoksa; Bu büyüklükte bir tesis nasıl yapılabiliyor?
Yasal süreçlerin göz ardı edilmesi, denetim eksiklikleri ve yetkililerin sessizliği, Kestel halkının haklı tepkisine neden oluyor.
Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol’un bile ilçede artan kanser vakalarına dikkat çekerek uyarılarda bulunması, meselenin ne denli hayati olduğunu gözler önüne seriyor. İnsan yaşamı bu kadar değersiz mi?
Konu, sadece bir fabrika kapasite artışı meselesi değil.
Bu durum;
Bursa Valiliği, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü gibi yetkili kurumların neden sessiz kaldığını sorgulamayı da gerektiriyor.
Halkın sağlığına doğrudan etki eden böyle bir meselede, yetkili makamların kamuoyuna açıklama yapmaktan kaçınması, şeffaflık eksikliği ve sorumluluk bilincinin sorgulanmasına neden oluyor.
Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası gibi meslek kuruluşlarının, ruhsatsız imalat ve ÇED raporu eksikliği iddialarına karşı hukuki süreç başlatma hazırlığında olması, sorunun büyüklüğünü bir kez daha gösteriyor.
Şirin Rodoplu’nun öncülük ettiği çalışmalar, sürecin ruhsat iptaliyle sonuçlanması için önemli bir umut ışığı taşıyor.
Kestel’in;
Havasını, suyunu ve toprağını zehirleyen bu fabrika, sadece bölge halkının değil, tüm Bursa’nın geleceğini tehdit ediyor.
Modernizasyon adı altında yapılan bu kapasite artışının çevresel bedeli, halk sağlığı üzerindeki etkileri ve kamu yararına aykırılığı açıkça ortadadır.
Hiçbir ekonomik çıkar, insan yaşamından daha değerli olamaz.
Yetkililere buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum: Bu soruna derhal müdahale edin! Çevreyi ve insan yaşamını tehdit eden bu girişime göz yummak, hem vicdanlarda hem de tarihte kara bir leke olarak kalacaktır.
Kestel halkı yalnız değildir. Kamuoyunun desteğiyle, çevreye ve insan yaşamına saygılı bir şehir için mücadele edilmelidir.