Konut Krizi Derinleşiyor: Yatırımcılar Yurtdışına Kaçıyor

Türkiye’de konut üretimi ve yatırım akımları
Son yıllarda inşaat maliyetlerindeki artış, yüksek faiz oranları ve finansmana erişimdeki zorluklar nedeniyle yeni konut üretiminde yavaşlama yaşanıyor. 2023–2025 döneminde ruhsat alınan yeni konut sayısında belirgin düşüşler kaydediliyor. 2020 sonrası TÜİK verilerine göre konut satışlarının büyük kısmını ikinci el konutlar oluşturuyor.
Konut yatırımcılarının 2025 itibarıyla yurtdışında yaptığı yatırımlar önemli bir artış göstermekle birlikte bu durum iç piyasada arzı etkileyebiliyor. Yurt dışına yönelen yatırımın cari açığı artırabileceği belirtiliyor. Artan kira bedelleri, enflasyon karşısında kira gelirlerinin düşüklüğü ve vergi yükü gibi faktörler ev sahiplerini konutlarını boş tutmaya yönlendirebiliyor. Büyükşehirlerde bazı konutlar yatırım amacıyla alınıp boş bırakılıyor ve bu durum kiralık konut sıkıntısını derinleştirebiliyor.
İlgili analizler, kira artış sınırlarının yatırımcılar üzerinde hukuki ve finansal belirsizlikler yarattığını gösteriyor. Ayrıca deprem riski, kentsel dönüşüm, üniversite bölgeleri ve işgücü göçü gibi etkenler büyükşehirlerde talepyi artırıyor. Bu durum kira fiyatlarını yukarı çekerken, dar gelirli aileler için uygun konut bulmayı zorlaştırıyor.
Gelecek dönemde konut üretimini artırmaya yönelik politika önerileri öne çıkıyor. Orta ve dar gelir grupları için kamu-özel işbirliğiyle konut üretimi, düşük faizli kredi imkanları ve yenilikçi üretim teknikleriyle maliyetlerin düşürülmesi hedefleniyor. Şeffaf konut envanteri oluşturulması, kaç konut var, kaç kiralık ve kaçının boş olduğu gibi verilerin düzenli olarak paylaşılması gerektiği belirtiliyor.
Kiralık konut krizinin sosyal bir sorun olarak kalmaması için dengeleyici politikalar, yatırımcı güvenini koruyan istikrarlı bir hukuk ve vergi sistemi ile desteklenmelidir. Bu sayede konut üretimi ve mevcut konutların piyasaya kazandırılması teşvik edilerek toplumun barınma hakkı korunmalıdır.


