Psikolojik Dayanıklılık

Hemen her insanın yaşantısal sürecinin bir evresinde travmatik süreçler olması mümkündür.

Travmanın tanımı basitçe şudur; kişinin psikolojik ve fiziksel varlığına tehdit oluşturan, yaşamsal işlevlerine zarar verebilen, ilişkisel ve iletişimsel düzeyde dengesini bozan ve genelde kontrol edilemez olaylar olarak tanımlanabilmektedir.

Bu olaylar niteliğe ya da kişinin algılamasına bağlı olarak farklılık gösterir. Kişilerin yaşamında anlamlandırdığı, hayatına yaydığı ve içselleştirdiği bütünsel değerler anlamında farklı tepkiler verdikleri görülmektedir. Yani çoğu zaman hatırlanmak istenmeyen ya da kaçınılan durumlar karşısında bireyin günlük yaşantısı dahi değişebilir duruma gelebilir.

Araştırmalar yaşam boyunca her bireyin en az bir defa travmatik bir olay yaşama olasılığını %90 olarak belirlemiştir. Bu bulgu bizlere hemen hemen her bireyin yaşantısında mutlaka travmatik bir olayla karşılaşması şeklinde değerlendirilebilir.

Fakat değineceğimiz en önemli konu ise aynı olayın farklı kişileri çok farklı olarak etkileyebileceği yönündedir. Bu bize herkesin kendince anlamlandırdığı, ilişkilendirdiği ve baş etme yöntemlerine kıyasla farklı etki yaratacağını göstermektedir.

Kişilerin sahip olduğu birtakım nitelikler travmanın olumsuz etkilerini daha yoğun ya da daha az bir şekilde yaşamasına zemin sağlamaktadır. Travma karşısında bazı bireyler engelleyici, kısıtlayıcı davranışlar geliştirirken bazı kişiler için öğretici ve tecrübesel bir nitelik taşıyabilir.

Bireyler günlük hayatta travmatik olmasa bile birçok öfke, üzüntü ve stres yaşayabileceği olaylarla karşılaşabilirler. Bunların sonucunda ise algıları ve karşıt tepkileri birbirinden çok farklıdır. Bazı bireylerde öfke kontrolsüzlüğü, depresyon gibi belirtiler ortaya çıkarırken bazı bireylerde ise daha uyumlu olma ve kabullenme gibi yapıcı tepkiler görülür.

Uyum sağlama ve başa çıkma süreçlerini içeren durumlar karşısında “psikolojik dayanıklılık” kavramını kullanabiliriz. Son zamanlarda bu kavram üzerinde durulmakta ve incelenip geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Psikolojik dayanıklılık kavramını stresli durumlara uyum sağlama, olumsuzluklara rağmen hasta olmama, zorluklara rağmen işlevsel olma ve kendini toparlayabilme şeklinde tanımlayabiliriz.

Başka bir anlamda ise ciddi travma ve riskli yaşantılara rağmen bireyin göstermiş olduğu uyum becerisidir.

Öyle ise şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Psikolojik dayanıklılık aslında bir süper güç değildir ve yaşantılarla onlara verilen anlamlarla şekillenir.
  • Kişi tepkilerini düşünsel ve inancı doğrultusunda yansıtır. Bu sebeple gelişim dinamik bir süreçtir.

Ve unutmamak lazım ki her bireyin güçlü ve zayıf yönleri birbirinden farklıdır. Bu demek oluyor ki; kişi kendi bilişiyle inandığı yönde, istediği duruma gelebilir. Kendini geliştirebilir. İşte bu süreçte dayanıklılığı arttırmak, yaşanılan travmayı kişinin ihtiyaç duyduğu yönde tecrübeye dönüştürüp acıdan güç almasını sağlamak verilen destekle çok ilintilidir.

Günümüz zorlu koşullarında kişinin içselleştirdiği yaşantısından rahatsız olmadan hayatına huzurlu bir şekilde devam etmesi mümkündür.

Yaşam bir inançlar bütünüdür. İnanç öncelikle bireyin başarısızlıklarını da kabul edebileceği bir yaşamda saklıdır.

Hepimiz için kabullenici ve inançlı bir yaşantı diliyorum.

Uzman Psikolog Diğdem Keskin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu