Türkiye’deki Huzur Ortamı: Kimlerin Huzurunu Bozuyor?

Türkiye, son yıllarda ekonomik bağımsızlık ve tam bağımsız bir devlet olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. “Türkiye Yüzyılı” vizyonu, bu hedeflerin hayata geçirilmesini amaçlarken, ülkemizin geleceğini şekillendiren bir rehber niteliği taşıyor. Ancak bu kutlu yürüyüşün önünü hala ciddi bir engel duruyor: Terör sorunu.

Terör, yalnızca can kaybına yol açan bir tehdit değil; aynı zamanda ülkemizin huzurunu, birliğini ve kalkınmasını hedef alan bir araçtır. Bu sorunla mücadeleye yönelik atılan adımlar, Türkiye’nin terör gündeminden kurtulmasını sağlarken, hem içerideki bazı odakları hem de dış güçleri rahatsız ediyor. Peki, neden? Çünkü huzur ortamının güçlenmesi ve Türkiye’nin tam bağımsız bir ülke olarak yükselmesi, perde arkasında farklı planları olanların oyunlarını bozmaktadır.

Terör Sorunu ve Siyasi Rant Hesabı

Türkiye’nin huzuru ve güvenliği, milli birlik ve beraberlik kadar hayati bir meseledir. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin terörü bitirme konusundaki kararlı ve samimi çabaları takdire şayandır. Ancak, bu çabalara, ne yazık ki, milliyetçi çizgide olduğunu iddia eden bazı siyasi partilerden beklenen destek gelmemiştir. Bunun temel nedenlerinden biri, siyasi rant hesaplarıdır.

Terörle mücadele, siyasi bir malzeme olarak kullanılmamalıdır. Siyaset kurumu, artık Türkiye merkezli hareket etmeli; iç huzuru ve toprak bütünlüğünü öncelik alarak, samimiyetle bu hedeflere odaklanmalıdır. Özellikle terörle mücadelede net bir duruş sergilenmeli; “ama, fakat, lakin” gibi belirsiz ve muğlak söylemlerden uzak durulmalıdır.

Türkiye’nin Geleceği İçin Birlik Şart

Dünya tarihinde hiçbir terör hareketinin başarıya ulaştığı görülmemiştir. Türkiye de bu kirli oyunları bozacak güce, iradeye ve kararlılığa sahiptir. Ancak bu mücadelede başarılı olmak için milletçe birlik ve beraberlik içinde olmamız şarttır.

Hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım, devletimizin güçlenmesi ve toprak bütünlüğünün korunması ortak önceliğimiz olmalıdır. Kısa vadeli siyasi çıkarlar uğruna ülkenin huzur ve güvenliğini riske atmak, gelecek nesillerimize yapılabilecek en büyük kötülük olacaktır.

Eğer içimizdeki birlik ve dayanışmayı sağlayabilirsek, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu kısa sürede somut bir gerçeğe dönüşecektir. Türkiye, ekonomik bağımsızlık ve tam bağımsızlık hedeflerine emin adımlarla ulaşacaktır.

Sivil Toplumun Rolü ve Sorumluluğu

Bu noktada, sivil toplum kuruluşlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Hem yurt içindeki hem de Avrupa’daki STK’lar, terörün sona erdiği, huzur ortamının tesis edildiği bir Türkiye için bu sürece aktif destek vermelidir. Avrupa’da faaliyet gösteren Türk STK’ları, söylem ve eylemleriyle bu yürüyüşe katkı sağlamalı; Türkiye’nin yükselişini daha da güçlü bir şekilde desteklemelidir.

Son Sözüm: Türkiye’den Başka Türkiye Yok

Türkiye’den başka bir vatanımız yok. Bu gerçeği unutmadan, ülkemizin huzurunu ve birliğini bozmayı amaçlayan her türlü iç ve dış tehdidi bertaraf etmek milli bir görevdir. Gelecek nesillere güçlü, huzurlu ve tam bağımsız bir Türkiye bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız.

Unutmayalım ki tarih boyunca hiçbir güc, milletin birlik ve beraberlik ruhunu yenememiştir. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güctedir.

İktidar ve diğer siyasi partilerin milletimize karşı bir borcu vardır: Huzur ortamını tam anlamıyla tesis etmek ve terör belasından ülkemizi tamamen kurtarmak. Artık bu borcu ödeme vakti gelmiştir.

Türkiye, geleceğe umutla bakan, güçlü ve bağımsız bir ülke olarak yoluna devam edecektir. Bu kutlu yürüyüşte hepimize düşen görev, birlik ve beraberlik içinde hareket etmektir. Çünkü Türkiye Yüzyılı, ancak milletçe tek yürek olduğumuzda gerçeğe dönüşebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu