Türkiye’ye Düşmanlık Modası: Aklınızı Başınıza Alın
Son yıllarda, Türkiye’ye yönelik karalama kampanyalarının ve açık düşmanlıkların ne yazık ki bir moda haline geldiğine tanıklık ediyoruz.
İktidar karşıtlığını bahane ederek, ülkemizi hedef alan eleştiriler, demokratik bir hakkın ötesine geçerek, Türk milletinin onuruna, devletimizin bütünlüğüne ve başarılara zarar vermeye çalışan bir söylem haline dönüşmüş durumda.
Evet, ülkemizin ekonomik sıkıntıları var. Bu bir gerçek. Ancak bu zorlukların üstesinden gelmek için birlik ve beraberlik içinde mücadele etmemiz gerekirken, bazı çevrelerin bu durumu kötüye kullanarak daha da derinleştirmek istercesine hareket ettiklerini görmek üzücü.
Sorunları dile getirmek elbette gerekli; ancak çözüm üretmek yerine düşmanca eleştirilerle hareket etmek hangi akla, hangi vicdana sığar?
Daha da ilginci, bu tutumu benimseyen kişiler kendilerini “aydın” olarak tanıtıyor. Yazılı ve görsel medyada, toplumu etkileyecek konumlarda bulunuyorlar. Ancak ne hikmetse, başarılarımızı küçümsemek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahramanlıklarını sorgulamak, milletimizin fedakârlıklarını görmezden gelmek gibi bir misyon üstlenmiş gibiler.
Burada sormamız gereken asıl soru şu: Amacınız nedir? Gerçek kimliğinizi gizleyip başka güçlere mi hizmet ediyorsunuz, yoksa bu tavırlarınıza geçmişte yaşadığınız bir kuyruk acısı mı yön veriyor?
Elbette, ifade özgürlüğü demokratik bir haktır. Ancak bu hakkı kullanırken vatanın kutsiyetine, bayrağın onuruna, milletin değerlerine hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Yanı başımızdaki Suriye gibi bir örnek varken; vatanın, bayrağın ve toprağın değerini anlamamız için bu yeterli değil mi?
Bu gerçekler ortadayken, hâlâ kara propaganda yapmaya çalışanlar, maalesef milletimizin fedakârlıklarına ne kadar uzak olduklarını gözler önüne seriyorlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonlarını küçümseyen, uluslararası platformlarda Türkiye’yi kötüleyen bir yaklaşım ne “aydınlık” ne de “çağdaşlık” göstergesidir.
Gerçek aydın, ülkesinin eksiklerini yapıcı bir şekilde eleştirirken başarılarını da aynı cesaretle savunabilen kişidir.
Ancak bazı kesimler, bu güzel ülkeden aldıkları özgürlüklerin kıymetini bilmek yerine, bu özgürlükleri kötüye kullanarak kendi ideolojik çıkarlarına hizmet etmeyi tercih ediyor.
Bayrak nedir? Vatan nedir? Toprak nedir? Bunları öğrenmek istiyorsanız tarihimize bakın.
Kurtuluş Savaşı’nda canını feda edenlere, 15 Temmuz’da sokaklarda mücadele edenlere ve bugün sınırlarımızda ülkemizin güvenliği için canını ortaya koyan kahramanlara bakın.
Bu millet, tarih boyunca değerlerine saygısızlık edenlere hiçbir zaman hoşgörü göstermedi, göstermeyecek.
Türkiye’nin bölgedeki gücünden rahatsızlık duyanlara da soruyorum:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın bölgesel barış için yaptıkları çalışmalardan neden bu kadar huzursuz oluyorsunuz?
Türkiye’nin gücünü, mazlumlara umut olan duruşunu neden küçümsemeye çalışıyorsunuz?
Bu tutumunuzun arkasındaki gerçek sebebi artık açıkça ifade etme cesaretiniz var mı?
Unutmayın: Türkiye, sizin asılsız eleştirilerinizin çok ötesinde bir geçmişe, bir karaktere ve bir güce sahiptir.
Türkiye’ye yönelik bu düşmanca tavırlar, tarihin tozlu sayfalarında utanç vesikası olarak kalmaya mahkûmdur.
Bu yazı bir sitem değil, bir tespittir. Bu ülke, sizin art niyetli eleştirilerinize ve yanlış yönlendirmelerinize rağmen dimdik ayakta kalmaya devam edecek.
Ancak size bir tavsiye: Akıllarınızı kiraya vermeyin ve bu toprakların size sunduğu özgürlüklerin kıymetini bilin.
Bu milletin değerlerine sahip çıkmayı öğrenin, çünkü bu değerler hepimizi bir arada tutan temel taşlardır.
Türkiye düşmanlığı modası, tarih boyunca yıkılmaya mahkûm diğer modalar gibi, milletimizin sağlam iradesiyle yerle bir olacaktır.
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes, bir bayrak altında birleşmenin onurunu öğrenmek zorundadır.
Çünkü bu, yalnızca bir ülkeye değil, bir millete ve onun yüzyıllar boyunca süregelen mücadelesine saygı duymanın gereğidir.
Hatırlatayım; Türkiye sizin eleştirilerinizden çok daha büyüktür.