Yaşam Sokağı: Gemlik’in İçinden Gelen Bir Hareket

Gemlik’te bir süredir yeni bir hazırlık vardı.
Büyük gösterilere, yüksek perdeden açıklamalara gerek duymayan bir hazırlık bu.

Adı: Yaşam Sokağı.

Dışarıdan bakınca küçük bir düzenleme gibi duruyor.
Birkaç ahşap dükkân…
Sahilde yeni bir hat…

Ama mesele o dükkânların tahtasında değil.
İçinde kimlerin duracağında.

Yıllardır evde üreten, emeğini ancak misafir gelince gösterebilen kadınlar…
Şimdi o üretimi tezgâha çıkarıyor.
“Ben yaptım” diyerek, elini taşın altına koyarak.

Aslında bütün hikâye burada başlıyor.

Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Devireni sahada izlediğinizde ilginç bir şey fark ediyorsunuz:

Adam siyaset diliyle konuşmuyor.

Konuşmayı uzatmıyor.
Gösteriş yapmıyor.
Bir resmiyet duvarı yok.

Sokağın ritmine ayak uyduran, insan görünce durup nefes alan bir tavrı var.

Çocukların sesini duyduğunda bakmadan geçmiyor.
Ne yapıyor?
Dönüyor.
Gülümsüyor.
Onların söylediğini dinliyor.

Bir bakmışsınız, her köşe başında bir çocuk ona “başkan amca” diye sesleniyor.
O da aynı samimiyetle cevap veriyor.

Biraz ilerliyorsunuz;
Pencereden başını uzatan bir teyze,
“Başkan, o gün söylediğim işi halletmişsiniz, sağ olun” diye sesleniyor.

Bu tür sahneler tesadüf olmuyor.
Toplanan kalabalığın, gösterilen ilginin nedeni de tam bu.

Deviren’e Gemlik’te sadece “başkan” demiyorlar;
Yaşlıların evladı,
Gençlerin abisi,
Çocukların amcası gibi davranıyorlar.

Bu, makamdan gelen bir güç değil.
Sokakta kurulan ilişki.
Eşit mesafe, eşit söz, eşit muamele.

Gelelim isme…

Deviren, “Yaşamın kadın–erkek ayrımı yoktur. Paylaşım ortaktır” diyerek bu adı seçtiklerini söylüyor.

Bu, projenin tabelası değil;
Zihniyeti.

Kadın güçlenirse toplum güçlenir” sözü de süslü bir slogan gibi durmuyor.
Daha çok, hayatta gördüklerinden çıkarılmış bir cümle gibi.

İsterseniz küçümseyin:
“Dört beş ahşap dükkân neyi değiştirir?”

Şehir dediğimiz şey, bazen tam da böyle başlıyor.
Bir sahil…
Bir sokak…
Bir tezgâh…
Arkasında üretim yapan bir kadın…

Büyük yatırımların gürültüsü olur;
Böylesi oluşumların ise kalıcılığı.

Ekonomiye katkısı var.
Sosyal hayata katkısı da var.
Ama en önemlisi şu:

Bir insanın emeğini saklamaktan çıkarıp görünür kılması,
Bir şehrin çehresini değiştirebiliyor.

Ulusal manşetlere çıkmayacak belki.
“Son dakika” bandı da geçmeyecek alt yazılarda.

Ama Gemlik’te yeni bir alışkanlık, yeni bir buluşma, yeni bir özgüven alanı açacak.

Kimi projeler betonla yükselir.
Kimi projeler insanla.

Bu proje, ikinci gruba giriyor.

Ve o ahşap tezgâhın arkasında duran bir kadın,
Gemlik’in geleceğine belki de en güçlü cümleyi kuruyor:

“Ben üretiyorum.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu