YPG’nin Hesabı, Türkiye’nin Cevabı

Ortadoğu…
Her sabah başka bir manzarayla uyanıyor.
Bir gün masa kuruluyor.
Ertesi gün masa devriliyor.
Kimi zaman umut yeşeriyor,
kimi zaman da kurşun gibi bir sesle her şey yerle bir oluyor.
Barış, bu topraklarda en çok aranan ama en zor bulunan değer.
Halkların tek isteği huzur, güven ve gelecek umudu.
Ama her defasında siyaset, çıkar ve güç oyunları bu umudu gölgeliyor.
İşte tam da bu noktada
Türkiye, sadece kendi güvenliği için değil;
aynı zamanda bölge halklarının huzuru için de çaba gösteriyor.
Diplomasi masasında da, sahada da, barışı kalıcı kılacak dengeyi kurma iradesi ortaya koyuyor.
Ve unutulmamalı ki:
Türkiye’siz bu coğrafyada gerçek bir barış olmaz.
Türkiye’nin gözünü ayırmadığı en kritik başlıklardan biri de YPG’nin tavrı.
Son günlerde Hakan Fidan’ın haklı çıkışları var.
“YPG sürece ayak uydurmuyor, havayı bozuyor” dedi.
Sertti.
Netti.
Ve aslında uzun süredir biriken rahatsızlığın dışavurumuydu.
Aylar önce YPG’nin önde gelen ismi Şam’a gitti, imzalar atıldı.
“Entegrasyon olacak, yeni dönem başlayacak” dendi.
Aradan geçti sekiz ay.
Peki sonuç?
Koskoca bir hiç.
Fidan’ın sözlerinde dikkat çeken bir ayrıntı vardı:
İsrail göndermesi.
Bu sıradan bir polemik değil.
“YPG, bölgede yabancı güçlerin piyonu mu oluyor?” sorusunun yüksek sesle sorulmasıydı.
Ankara’nın tepkisi bu yüzden sadece diplomatik bir çıkış değil;
bir güvenlik alarmı.
Masada aslında iki taraf iyi niyetli.
Şam da, Ankara da yeni bir denge arıyor.
Ama her defasında süreci sabote eden bir üçüncü el var: YPG.
O yüzden hâlâ silahların gölgesi bölgede dolaşıyor.

İçerideki tartışmalara gelelim.
DEM Parti cephesinden sert açıklamalar arka arkaya geldi.
“Fidan’ın sözleri artık gerçeği yansıtmıyor” dediler.
“Gözlerini kapatmış gerçeği görmek istemiyor” dediler.
Kısacası, meseleyi kişiselleştirdiler.
Ama ortadaki sorunun kendisine dair tek kelime yoktu.
Burada asıl görmezden gelinemeyecek olan bir gerçek var:
Terörsüz Türkiye olgusu.
Bu yalnızca Türkiye’nin güvenliği için değil;
hem Kürtlerin haklarının korunması,
hem de Suriye’de istikrarın sağlanması için vazgeçilmez.
Türkiye’nin uzun yıllar sonra geldiği nokta daha huzurlu, daha güçlü bir Türkiye’dir.
Bu tablo bazılarını rahatsız ediyor.
Başta İsrail olmak üzere, bölgede çıkar peşinde koşan dış güçler planlarının bozulduğunu görüyor.
Ve her defasında ateşe çomak sokmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Ama…
Türkiye güçlüdür.
Büyüktür.
Ve bu oyunu da bozacaktır.
Çünkü terörsüz Türkiye süreci kesilmeden, tavizsiz işlemelidir.
Asıl soru şu:
YPG çözümün bir parçası mı olacak,
yoksa krizin kalıcı sebebi mi kalacak?
Türkiye güvenliği yok sayamaz.
Ama Kürtlerin kimliğini ve haklarını görmezden gelen hiçbir formül de ayakta duramaz.
Barış, masa başında süslü cümlelerle değil…
Herkesin gerçekten taşın altına elini koymasıyla olur.
Ve unutmayalım:
Ortadoğu’da en çok değer kazanan şey…
Tutulan sözdür.
Ancak şunu herkes bilmeli.
Türkiye’nin büyük devlet aklı bu süreci yönetebilecek güçtedir.
Ortadoğu’da barış kolay değildir ama imkânsız da değildir.
Gerçek ve kalıcı bir barış, Türkiye’siz olmaz.