Dünyanın Gözü Neden İznik’te?(Ve Bu İşin Bize Ne Faydasısı Var?)

İtiraf edelim:
Türkiye olarak gündem fakiri bir ülke değiliz.
Her sabah yeni bir tartışmaya, her akşam taze bir polemiğe uyanıyoruz.
Ama bu kez bambaşka bir şey oluyor.
Gündemimizde ne bir siyasi kavga var, ne de sosyal medyada açılan yeni bir cephe.
Gündemimizde…
İznik var.
Ve İznik’le beraber, Katoliklerin ruhani lideri, Vatikan’ın başındaki isim: Papa 14’üncü Leo.
Bir kasabadan daha fazlası
İznik deyince çoğumuzun aklına ilk ne geliyor?
Çini gelir…
Göl gelir…
Tarihi surlar gelir…
Ama işin aslını sorarsanız, İznik denen yer, “sakin bir ilçe” olmanın çok ötesinde.
Dört büyük imparatorluğa ev sahipliği yapmış, milattan önce 2500’lere kadar uzanan bir hafızadan söz ediyoruz.
Üstüne bir de Hristiyanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan Birinci İznik Konsili eklenince, ortaya yalnızca bir “güzel Anadolu kasabası” değil, devasa bir hafıza mekanı çıkıyor.
Bu yıl o büyük toplantının 1700’üncü yılı.
Ve Papa 14’üncü Leo, göreve geldikten sonra yapacağı ilk yurtdışı ziyaretini, tam da bu nedenle, Türkiye’ye ve özellikle İznik’e ayırıyor.
Sular altından “ayin alanı”na
İznik Gölü’nün kıyısında yıllarca suların altında kalmış bir bazilika vardı:
Aziz Neophytos Bazilikası.
Son yıllarda bu alan gün yüzüne çıkarıldı, arkeolojik bir bölge olarak düzenlendi.
Şimdi de Papa’nın burada, kalıntıların arasında, yaklaşık 40 kişilik bir ayin yönetmesi planlanıyor.
Bakın, bu sahnenin etkisini hafife almayalım:
Dünyanın dört bir yanından medya gelecek.
Canlı yayınlar yapılacak.
Dronlar, kameralar, fotoğraf makineleri…
Ve hepsi aynı kareye odaklanacak:
Bir yanda İznik Gölü, bir yanda antik bir bazilikanın kalıntıları, ortada Papa ve etrafında dualar eden insanlar.
Bu, sadece bir dini seremoni değil.
Aynı anda bir tanıtım filmi, bir algı operasyonu, bir uluslararası vitrin.
İznik neyi bekliyor?
Peki İznik hazır mı?
Belediye başkanı Kağan Mehmet Usta’nın anlattıklarına bakarsak, hazırlık süreci öyle “bir iki hafta önce” başlamış değil.
Yaklaşık üç yıldır bu işin altyapısı konuşuluyor, planlanıyor.
Helikopterlerin ineceği alanlar…
Güvenlik tedbirleri…
Konvoy güzergâhları…
Bazilika çevresindeki temizlik, düzenleme, misafirlerin ağırlanacağı alanlar…
Devlet protokolü ayrı hazırlanıyor, yerel yönetim ayrı, güvenlik birimleri ayrı.
Kısacası, İznik son yılların en büyük “misafirini” karşılamaya kilitlenmiş durumda.
Ve soralım:
Bu kadar hazırlığın karşılığı ne olacak?
İnanç turizmi dediğin şey tam olarak bu
İznik halkı ne diyor?
“Sadece bir günlüğüne gelsin, gitsin” havasında değiller.
Üzerinde uzlaşılan ortak cümle şu:
Bu ziyaret, turizme doping olabilir.
Düşünün…
Dünyanın her yerinden Hristiyanlar için Papa kim?
Sadece bir dini lider değil; simgesel bir rehber.
Papa’nın geldiği yere, bir süre sonra “hac rotası” gözüyle bakılmaya başlanması, ihtimal olmaktan çok, güçlü bir senaryo.
Yani bugün 40 kişiyle yapılan ayin, yarın yüzlerce turistlik, ertesi sene binlerce kişilik bir inanç turizmi akımına dönüşebilir.
İznik’in sakin sokaklarından, küçük esnafından, pansiyonundan, taş kahvesinden, lokantasından kimse bu hikayenin dışında kalmaz.
“Biz ev sahibiyiz” meselesi
Başkan Usta bir cümle kuruyor:
“Biz burada ev sahibiyiz, misafire hoşgörümüzü gösteririz.”
Bu cümle, aslında bütün meselenin özeti.
Ev sahibi olmak, sadece “buyurun hoş geldiniz” demek değildir.
Ev sahibi olmak;
Kendi tarihine hakim olmak,
Kendi şehrini dünyaya anlatmaya hazır olmak,
Gelen misafiri sadece ağırlamak değil, aynı zamanda etkileyebilmek demektir.
İznik’in tam da bu sınavla karşı karşıya olduğunu söylemek abartı değil.
Fotoğrafa biraz daha geniş bakalım
Olayı sadece “Papa geliyor, yollar kapatılacak, helikopterler uçacak” düzeyinde görürsek, meseleye haksızlık etmiş oluruz.
Bu ziyaret, birkaç açıdan önemli:
Diplomatik boyut:
Papa’nın göreve geldikten sonra ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapması, boş bir jest değil.
Ankara’nın, İstanbul’un, Bursa’nın, İznik’in diplomasi defterine atılmış not gibi düşünün.
Dini boyut:
Hristiyan dünyasının ruhani lideri, Hristiyanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan İznik’e geliyor.
Bu, teolojik açıdan da çok konuşulacak.
Kültürel ve ekonomik boyut:
İnanç turizmi, doğru yönetilirse, yıllara yayılan bir getiri sağlar.
Yanlış yönetilirse, birkaç gün süren bir “şenlik”ten öteye gitmez ki (!) Başkan Kağan Mehmet Usta buna izin vermez ve bu önemli fırsatı İznik lehine en iyi şekilde kullanacağından eminim.
Bu noktada bir not düşelim:
İznik’te olup bitenler, öyle “son dakika Papa hazırlığı” değil.
Yıllardır sahada olan bir isim var: İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta.
İnanç turizmi hedefini kafasına koymuş, adım adım ilerlemiş bir belediye başkanından söz ediyoruz.
Arkeolojik alanların düzenlenmesi…
Altyapının elden geçirilmesi…
Güvenlik, ulaşım, misafir ağırlama…
Hepsi, Papa gelmeden çok önce başlayan uzun bir hazırlık sürecinin parçaları.
Bugün gördüğümüz tablo şu:
Papa 14’üncü Leo daha İznik’e adım atmadan,
İlçe, inanç turizminde öne çıkacak bir sahneye dönüştürülmüş durumda.
Ve bunda, Kağan Mehmet Usta’nın yıllara yayılan planlı, sakin, ama isabetli çalışmalarının payı çok büyük.
Asıl soru: Hazır mıyız?
İznik hazır mı, hazırlıklar tamam mı, helikopter pisti ne durumda…
Bunlar elbette önemli.
Ama asıl soru şu:
Biz, böyle bir uluslararası dikkat dalgasını karşılamaya zihnen hazır mıyız?
Kendi değerlerimizi, kendi tarih anlatımızı, kendi kültürel zenginliğimizi, kimseye öykünmeden, komplekse kapılmadan dünyaya sunabilecek miyiz?
Papa gelir, ayinini yapar, fotoğraflar çekilir, kameralar kapanır, konvoy uzaklaşır…
Geriye ne kalacak?
Birkaç haber kupürü mü?
Birkaç sosyal medya paylaşımı mı?
Yoksa İznik’i yeni bir hikayenin merkezine yerleştiren kalıcı bir etki mi?
Velhasıl…
Belki de mesele şudur:
Dünyanın gözü İznik’e çevrilmişken…
Biz de ilk kez İznik’e bu kadar dikkatle bakma fırsatı yakalıyoruz.
Eğer bu fırsatı doğru kullanırsak,
Bu ziyaret yalnızca Papa 14’üncü Leo’nun takviminde işaretli bir gün olarak kalmaz;
İznik’in, Türkiye’nin, hatta bölgenin yeni bir turizm ve kültür sayfasının ilk satırı olur.
Olur mu, olmaz mı?
Bence olur.




